Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Serdar Nurmedov, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) yaşam konforunu ve ilişkileri nasıl etkilediğini değerlendirdi.
“Erişkin dönem tanısı ve tedavisi ihmal edilen bir bozukluk”
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) çocukluk çağının en sık görülen psikiyatrik bozukluğu olmasının yanı sıra psikiyatride ve hatta tıpta en fazla araştırılmış olan bozukluklardan olduğunu ifade eden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Serdar Nurmedov, “Her ne kadar DEHB çok sık görülen bir bozukluk olsa da özellikle erişkin dönem tanısı ve tedavisi bir o kadar da ihmal edilen bir bozukluktur. Tedavi edilmeyen olgularda son derece ciddi sosyal, psikolojik, psikiyatrik, legal ve akademik sorunlara yol açmaktadır.” dedi.
“Semptomlarının bazılarının 12 yaşından önce başlamış olması şartı var”
DEHB tanısının genelde okul çağındaki çocuklara çocuk ve ergen psikiyatri uzmanları tarafından ebeveynlerden ve öğretmenlerden alınan bilgiyle çocuğun okuldaki ve evdeki performansının ve davranışlarının değerlendirilmesi sonucu konduğunu anlatan Doç. Dr. Serdar Nurmedov, “Semptomların başlangıcı erken yaşlardadır ve tanı konabilmesi için semptomlarının bazılarının 12 yaşından önce başlamış olması şartı aranır.” diye konuştu.
“DEHB tedavisi uzun soluklu bir süreç, aileler sabırlı olmalı”
Çocuğuna DEHB teşhisi konan ebeveynler için tavsiyeler veren Doç. Dr. Serdar Nurmedov, “Bu teşhis ne kadar erken fark edilir ve ne kadar erken müdahale edilirse, çocuk gelişimi o kadar sağlıklı olur. Bazı durumlarda davranışçı müdahalelere ek olarak ilaç tedavisi gerekebilir. Bu konuda tedavi ekibi ile olabildiğince iş birliği içinde olmaları önerilir. DEHB tedavisi uzun soluklu bir süreç olduğu için sabırlı olmalı, maddi ve sosyal kaynakları buna göre kullanmalılar. Tek seferde tamamen tedavi edecek mucize bir yöntem yoktur. Doğru kaynaklardan doğru tedavi yaklaşımlarına başvurmaları önerilir. Tedavinin başarısı hastanın, ailenin ve tedavi ekibinin iş birliğine bağlıdır. İş birliğine önem vermeleri önerilir.” diye anlattı.
“Genetik faktörler temel bir rol alıyor”
Doç. Dr. Serdar Nurmedov, DEHB’nin oluşumunda genetik faktörlerin temel bir rol aldığını da vurguladı.
“Belirtiler her yaşta farklı sorunlara yol açabiliyor”
DEHB’nin bireyin yaşam konforunu olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Doç. Dr. Serdar Nurmedov, şöyle devam etti:
“DEHB’nin tanı kriterlerine bakıldığında dürtüsellik, dikkatsizlik ve aşırı hareketlilik olduğunu görürüz. Bu belirtiler her yaşta farklı sorunlara yol açabiliyor. Dikkat ve odaklanmada sorun yaşayan bir çocuğun akademik performansının olumsuz yönde etkilenmesi sonucu kendi kapasitesinin altında bir okulda okumasından, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik nedeni ile bir işte bir türlü dikiş tutturamayan, durmadan iş değiştiren yetişkinlere kadar çeşitli örnekler verilebilir.
Kişiler arası ilişkileri de sabırsızlık, dürtüsellik ya da dikkatsizlik nedeni ile pek sağlıklı değildir tedavi görmeyen DEHB’li bireylerin. Tanışmak kolay, ilişkileri devam ettirmek zordur mesela. Rutin ilişkilerden çabuk sıkılabildikleri için evliliklerinde ya da yakın ilişkilerinde kimi zaman sorun yaşarlar.”
Tedavi yöntemleri neler
Doç. Dr. Serdar Nurmedov, DEHB tedavisinin ilaç, davranışçı yaklaşımlar, terapiler, diyet düzenlemeleri, Nörofeedback gibi alternatif tedavi yöntemleri olduğunu söyledi.
Sosyal medyada yanıltıcı bilgiler dolaşıyor
Sosyal medyada yanıltıcı bilgiler içeren videolara da işaret eden Doç. Dr. Serdar Nurmedov, bireylere şu uyarılarda bulundu:
“Bu tür içerikler yanıltıcı ve hatalı bilgiler içeriyor. Örneğin; ‘Çay bardağınızı masada bırakıyorsanız DEHB’iniz olabilir’ gibi ifadeler gerçekçi değildir. Çay bardağını bir yerde unutmak, genellikle unutkanlık veya dalgınlığın bir belirtisi olabilir. Ancak, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi ciddi bir durumu tek bir belirtiyle ilişkilendirmek doğru değildir.
“Dalgınlık veya unutkanlık, psikiyatrik bozukluklarda sıkça görülen genel bir problemdir”
Dalgınlık veya unutkanlık, psikiyatrik bozukluklarda sıkça görülen genel bir problemdir. Bu durum, depresyon, kaygı bozukluğu, psikotik bozukluk, duygu durum bozukluğu ve panik bozukluk gibi çeşitli durumlarla ilişkilendirilebilir. Dolayısıyla, sadece dalgınlık üzerinden bir teşhis koymak bilimsel ve etik açıdan yanlış bir yaklaşımdır.
Bu tür videolardaki ifadeler, gerçeklikten uzak ve genelleme eğilimindedir. Bir şeyin doğru olduğunu iddia etmeden önce bilimsel kanıtlara dayanmalı ve uzman görüşlerini dikkate almalıyız. Ayrıca, bu tür içeriklerin benzeri, hava durumu tahminine benzeyen yanlış bir öngörüye benzetilebilir. Hava bulutlu diye kesinlikle kar yağacak denilmesi gibi, bu tür iddialar da gerçeklere dayanmamaktadır.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.