Bipolar Bozukluk (Manik-Depresif Bozukluk) ve Gogol
05 Şubat 2024, Pazartesi 13:22Sevgili Düziçihaber okuyucuları, size bir yazardan bahsedeceğim.
Bu yazar 200 yıl önce Rusya'da yaşamış, romanlar yazmış. Yazdığı romanlara Dostoyevski, Turgenyev gibi en meşhur yazarlar "Hepimiz biz onun hikayelerinden çıktık." demişler.
Ama bu yazarın bir hastalığı vardı. Bipolar bozukluk. Tabii 200 yıl önce böyle bir hastalık bilinmediği için kimse yardımcı olamadı ona.
Bipolar bozukluk hastalığından bahsedeyim size sonra yazarımızın hayatını nasıl etkilemiş ona geçeriz.
Bipolar bozukluk kişinin ruh halini, günlük aktivitelerini, ilişkilerini, her şeyini etkileyen bir durumdur. Adından da anlaşılacağı gibi bu ruhsal sıkıntıya sahip kişiler iki duygu-durum arasında gidip gelirler. Bazı günler bir uç olan Manik Dönemi yaşarlar ve o günlerde çok hiperaktif, çok neşeli olurlar. Sabırsız olurlar, hızlı konuşurlar ve cinsel yönden aşırı istekli davranırlar. Kendilerini her şeye gücü yeten biri gibi hissederler. Ama bazı günlerde ise depresif döneme girerler ve bu ağır depresif dönemlerinde dış dünyaya kendilerini kapatıp, çok mutsuz ve hiçbir şeye gücü yetmez gibi hissederler. Yorgun olurlar, keyifsiz iştahsız olurlar. Özellikle bu dönemlerde intihara bile meyilli olurlar. Öyle ki; bu ruhsal sıkıntı, intihar oranının en çok yaşandığı hastalıktır.
Kişilerin, ailelerinin ve çevrelerinin bu hastalığı yaşayan kişilere karşı çok dikkatli ve özenli olması gerekir. Tedavilerini aksatmamaları için hep yanlarında olmaları gerekir. Siz de bu hastalığın kendinizde veya yakınınızda olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir uzmandan destek almalısınız.
Gelelim bu hastalığı sonuna kadar yaşamış yazarımız Gogol'a. Hastalığının depresif döneminde son yazdığı kitabın tüm notlarını ateşe atmış ve yakmıştır. Yanındakiler ateşe resmen atlayarak hemen sayfaları kurtarmaya çalışsa da kitabın büyük çoğunluğu eksik kalmıştır.
Dindar bir adamdır Gogol. Kitabını yaktıktan sonra 15 gün ağzına ne yemek ne içecek hiçbir şey koymamış ve oruç tuttuğunu söyleyerek, kendini öldürmenin günah olduğunu bildiği için kendini bu şekilde ölüme mahkûm etmiştir. Orucu esnasında zayıf düşen bedeni hayata gözlerini yumar. Ondan geriye, 200 yıl sonra bile okunan onlarca hikâyesi ve eksik kalmış olsa bile mükemmel olan "Ölü Canlar" romanı kalır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum