Osmaniye
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    30.56
  • EURO
    32.84
  • ALTIN
    1982.3
  • BIST
    8757.66
  • BTC
    43248.04$

KÜRT KİMDİR? ETNİK KÖKENİ NEDİR; 3. BÖLÜM

01 Şubat 2022, Salı 12:51

Şimdi sizinle, Kürt – Türk kardeşliğini perçinleyen; bütünlüğü sağlayan; geriye hiçbir laf; tez ve plan bırakmayan; hiçbir şaibeli ortama ya da meydana asla müsaade etmeyen; sabit, net, kesin ve GERÇEK OLAN, ORTAK DEĞERLERE BAKALIM…

            İnancımız bir. (Allah (CC) ve Kur’nı Kerim, Azimi Şan Kitabımız.)

            Peygamberimiz, (Hz. Muhammed (SAV), bir mi? Bir.

            Mezhebimiz, (Ebu Hanefi Mezhebi), bir mi? Bir.

           

            Camimiz bir. (İbadet yerimiz.)

            Vatanımız bir. (Anadolu, Ecdat ve Türk Yurdu.)

            Bayrağımız bir. (Rengini Şehitlerimizin kanından alan, Ay Yıldızlı Al Bayrak.)

            Bugün; Kürt ve Türk GENÇLİĞİ olarak birlikte, askere gidiyor muyuz,? EVET!

            Kürt ve Türk Askerleri olarak, PKK/YPG VS. GİBİ HAİN ÖRGÜTLER TARAFINDAN BİRLİKTE ŞEHİT OLYOR MUYUZ? EVET, OLUYORUZ!

            Aynı okullarda okuyor muyuz? EVET; AYNI HASTANELERDE EN GÜZEL TEDAVİ OLUYOR MUYUZ? EVET.

            Kürt kardeşlerimizin seyahat hakları var mı? Var.

            Kürt kardeşlerimizin menkul ve gayrimenkul mal edinme hakları var mı? Var.

            Seçme, seçilme hakları var mı? Var. Peki, tabandan en üst tavana kadar; Devlet memuru olma hakları var mı? Var.

            Cumhurbaşkanı, Bakan, Milletvekili oluyor mu? Evet oluyor.

            Birbirimize kız verip, kız alıyor muyuz? Evet. Alıyor ve veriyoruz. Evet; tabi ki GAYRİ MÜSLÜMLERDEN hem Kürt ve hem de Türk; kız alıp, kız vermez. Ancak İslamiyet’i kabul eder Müslüman olursa; o zaman, o şekilde olur. Müsaadenizle, bir ortak değerde kardeşliğimize bir örnek daha vermek itiyorum.

            Herhangi bir Kürt kardeşimiz gelse; batı bölgelerinden yani bir Türk kardeşimizin olduğu yerden bir tarla (Arazi) alsa; kiminle KOMŞU OLUR? Elbette; Türk kardeşi ile komşu olur. Aynı şekilde bir Türk kardeşimiz gitse Doğu ya da Güneydoğu’dan bir tarla (Arazi) alsa kiminle komşu olur? Elbette, Kürt kardeşi ile KOMŞU olur. Müsaadenizle bir konuyu daha sizinle paylaşmak istiyorum. Benim Bölgem İŞGALE MARUZ KALIRSA; BANA YARDIMA KİM KOŞAR? Kürt kardeşim koşar, değil mi? Aynı şekilde, Kürt kardeşimin bölgesi İGALE MARUZ KALIRSA; Kürt kardeşimin YARDIMINA KİM KOŞAR? Elbette, Türk kardeşi koşar. Çünkü bu VATAN TOPRAKLARINDA, BİN YILDAN FAZLA, BİRLİKTE KARDEŞCE YAŞADIĞIMIZ VE SAHİP OLDUĞUMUZ ORTAK DEĞERLER VARDIR VE BU ORTAK DEĞERLER HEPİMİZİNDİR!

            Unutmayalım ki; ortak değerler, hem Kürt kardeşlerimizin; hem de Türk kardeşlerimizin, uğruna her şeyimizi vereceğimiz ortak NAMUSUMUZDUR!

            Namusumuza hiçbir laf söyletmeyiz ve ne çeşit olursa olsun NAMUSUMUZ ÜZERİNE YAPILACAK HERHANGİ BİR OPERASYON’A KESİNLİKLE, MÜSAADE VERMEYİZ. Canımız pahasına da OLSA!.....

            Şimdi soruyorum: Ortak olduğumuz ve unuttuğumuz, başka bir değer kaldı mı? Hayır. O halde neyi PAYLAŞA MIYORUZ? Aslında Kürt – Türk kardeşliğini bozarak, iki kardeşi birbiri ile SAVAŞTIRAN; O HAİN KÜRESEL GÜÇLER İLE MAŞALARI OLAN PKK TERÖR ÖRGÜTLERİ VE TÜREVLERİ OLAN;  DİĞER TERÖR ÖRGÜTLERİDİR.

            İnşa Allah (CC); bu HAİN TUZAKLARDAN KURTULMAMIZ LAZIMDIR.

            Onun için diyorum ki; Kürt – Türk KARDEŞTİR ayırımcılık yapan KALLEŞTİR. Bunlar ise; Küresel Güçler, Terör Örgütleri ve İçimizdeki HAİNLERDİR? Bunların TUZAK VE PLANLARI BEHEMEHÂL; ACİLEN, HEMEN BOZULMASI LAZIMDIR

            Sen hem TBMM’DE MV. OLACAKSIN; bu Milletin ödediği vergilerle maaş alacaksın, diğer taraftan da dağda bu Milleti; dünyadan silmeye çalışan, tabiri caizse, hain terör örgütü ile aşk hayatı yaşayacak ve kucaklaşacaksın, hem de, TBMM’de bana ahkâm keseceksin değil mi?.. Var mı böyle bir şey?.. ÇILDIRACAĞIM!.. Buradan tüm Devlet Yetkililerine ÇAĞRI YAPIYORUM!.. Gereği yapılmak üzere HEMEN; ACİLEN ÇÖZÜM, ÇÖZÜM, ÇÖZÜM. DİYORUM!...

            Eğer, terörü destekleyen devletlerden ÇATLAK SES YÜKSELİRSE; TBMM de İktidar ve Muhalefet olarak birleşip, kenetleşerek; M. K. Atatürk’ün 1923’te tıpkı ABD’ye gönderdiği Mektup gibi onlara da bir DEKLERASYON’ LA cevap verilmesini TALEP EDİYORUM!..

            İşte M.K. Atatürk’ün ABD’ye gönderdiği O MEKTUP:

            “Büyük Amerikan Milletine,

            Siz zulüm ve zorbalığı kendi vatanınızdan uzaklaştırdınız.

            Siz, uzun ve kanlı bir mücadeleden sonra kendi özgürlük ve bağımsızlığınızı kazanarak halk egemenliğine dayanan demokratik bir devlet ve güçlü bir uygarlık kurdunuz.

            Yer kürenin diğer tarafında diğer bir ulus var ki,

            Oda aynı özgürlük, aynı bağımsızlık ve aynı demokrasi uğrunda mücadele ediyor, kan döküyor.

Bu Ülkünün arılık ve yüceliğine karşı düşüncelerinizi yanıltmak istiyorlar.

Bu propagandayı yapanlar, ya bir takım cahil tutucular veya yeni kazandığımız özgürlüğü kaldırmak ve bizi ondan mahrum etmek isteyen gizli ve açık düşmanlarımıza alet oluyorlar.

Yalanlara ve iftiralara inanmayınız.

Özgürlük ve bağımsızlık uğrunda savaşan ve tıpkı sizler gibi dünyada ilerleme ve adaleti sağlamak için samimi bir surette mücadele eden Türk Halkına kalbinizi açık bulundurunuz.” Diyor. M.K. Atatürk.

 

Benim; Oyun var, Oyun Yazar; Oyun var, Oyun Bozar; Oyun var ki; TARİH YAZAR.”Diye bir sözüm var. İşte onun için diyorum ki; haydi be Türk Milleti, haydi; Kürt – Türk DEMEDEN kenetlenin, Allah (CC) Aşkına şu oyunu bozarak; bir TARİH YAZIN da dünya, Küresel Güçleri ve içimizde ki HAİNLER DERS ALSINLAR; beyinleri ise KİRİŞTEK gibi dönsün, diyorum. Şunu da söylemek istiyorum: Hiç kimse, “Hamza Hocam duygusal konuşuyor, hamaset yapıyor, edebiyat parçalıyor.” Vs. gibi bir şey söylemesin lütfen!.. Ben kimim ki? Bu vatanın öyle sahipleri var ki; ben Onların AYAK TOZLARININ MİLYARDA BİRİ DAHİ OLAMAM! ONLAR YETERKİ AYAĞA KALMAYA GÖRSÜN!... Söz bu konudan açılınca; şu konuya da değinmeden edemeyeceğim:

            Biz Türk Milleti olarak, TBMM’de verdiğimiz vergilerimiz ile maaş alan ne terörist ne de terörist Mv. Görmek istemiyoruz. Bu konuya; ACİLEN ÇÖZÜM TALEP EDİYORUZ!..

            AYRICA; Millet olarak huzurumuzu bozmak, yok etmek ya da ASİMİLE ETMEK İSTEYENLERLE DE İLGİLİ; Meclis, Vakıf, Dernek, Cemaat, Kurum ve Kuruluş vesaire gibi varsa; onlar için de; ETKİN ve ÖZEL olarak ACİLEN KANUN ÇIKRTILMASINI TALEP EDİYORUZ!.. Kısaca dil konusuna da değinmek istiyorum.

            Kürt kardeşlerimizin, Tarihin bütün süreçlerinde kullanmış oldukları dillerine ait kelimeler, % ( yüzde) 80 – 90 Türkçe gösterilmektedir. Şu anda bile Türk Cumhuriyetlerinde ve diğer devletlerdeki Türk vatandaşlarımız bu kelimelerin birçoğunu konuşmaktadırlar. Diğer tarafta ise; dil, etnik köken, Kürt-Türk kardeşliğini bozmak isteyen; hain odakların tuzaklarını ve daha nice konu hakkında; daha fazla bilgi edinmek üzere mutlaka okunması lazım olan;

            Ali Tayyar Önder Hocamın,” Türkiye’nin Etnik Yapısı; Halkımızın KÖKENLERİ VE GERÇEKLER.” Adlı kitabında. Dil ve ad koymalarda ve çağırmalarda da çok bariz (Açık), olarak BENZERLİK GÖRÜLMEKTEDİR. Şöyle ki; baş harflerine dikkat edelim. Ayrıca, burada da aşağı-yukarı diğer belgelerle birlikte aynı özellikler mevcuttur. Bakınız;

            Haso bizim, Hasan da bizim. Mamo bizim, Mehmet de bizim. Tahdo bizim, Tahsin de bizim. Höso bizim, Hüseyin de bizim. Halo bizim, Halil de bizim. Maho bizim, Muhittin de bizim. Musto bizim, Mustafa da bizim. Dedo bizim, Derviş de bizim. Uso bizim, Yusuf da bizim. Apo bizim, Abdurrahman da bizim. Lütük bizim, Lutfi de bizim. Alo bizim, Ali de bizim.

            Eley bizim, Elif de bizim. Zeve bizim, Zeynep de bizim. Aşey bizim, Ayşe de bizim. Zake bizim, Zeliha da bizim. Meme (Teyzem benim.) bizim, Meryem de bizim. Fato bizim, Fatma da bizim. Sose bizim, Sevim de bizim. Güle bizim, Güllü de (yiğenim) de bizim. Güs- te bizim, Gülistan da bizim.

            Bakınız; 15 Şubat 1932, Pazartesi günü, Ağrı İli’nin Doğubayazıt Kasabası’nda doğan, Ailece, Van’ın Müküs (Bahçesaray) kasabas’na bağlı Arvas (Doğan yayla)  Köyünde; bu köyün adına izafetle “ARVASİ”ler diye yaşayan; yani doğulu; Seyyid Ahmet ARVASİ Hocamın görüşüne bakacağız. Belgeleri ve söylemleri orijinalini bozmadan alıyorum.

            Seyyit Ahmet ARVASİ hocam şöyle yazıyor,”Doğu Anadolu Gerçeği.” Adlı kitabında:

            “Beni, yakından tanıyanlar, bütün hayatımı ve çalışmalarımı Türk-İslam Ülküsü’ne vakfettiğimi elbette bilirler. Beni, bu Mukaddes yoldan döndürmek için ne oyunlara, ne tertiplere ve ne kahpeliklere maruz bırakıldığımı, bir Allah (CC) bilir bir de ben!… Şüphesiz, bu oyunlar hala bitmemiştir ve kolayca biteceğe de benzemez.” Ve şöyle devam ediyor…

            “Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman-Türk Milleti ve onun Devleti güçlü ise İslam Dünyası da güçlüdür. Aksine bir durum varsa, bütün Türk Dünyası ile birlikte İslam Dünyası da sömürgeleşmektedir. Galiba, bu durumu, en iyi idrak edenler de düşmanlarımızdır. Onun için, bütün İslam Dünyası’nı esir almak isteyen “Şer kuvvetlerinin” İlk hedefi Türk Devleti ve Türk Milleti olmuştur. Tarihten ibret almasını bilenler, bunu ayan beyan göreceklerdir. Durum, şu günümüzde de aynıdır.

            Seyyid Ahmet ARVASİ,”Türk Devletini yıkmak ve Türk Milletini parçalamak isteyen bölücüler, yalnız “Türklüğe” değil,”İslama” da ihanet etmektedirler.” Diyor.

            Saygı değer okuyucularım; tarihi olayların, tez, plan, iddia, proje vesaire girişimlerine; tarihin neresinden bakarsak bakalım, Kürt olgusunu bir kurnazlık ve kumpas olarak dayatarak; daima Kürt-Türk kardeşliğini bozmaya ve birbiri ile savaştırmaya çalışmışlar, hatta başarmışlar, savaştırmışlar da: Bunun için de, Oba Beylerini, kavimleri ve ağalık sisteminde Ağaları kullanmışlardır. Niyetler sabit ve kötü olduğundan; bazı iyi niyetli, gerçekleri doğru anlatan yabancı yazarlar ile birçok Milli yazarlarımız; bunların ileri sürdükleri “TEZLERİNİ” her zaman çürütmüşlerdir. Ama ne yazık ki; okumayan bir toplum olduğumuz için “KÜLTÜRDE” ya da olayları anlamakta ve bilmekte ne yazık ki, EMBESİL (BİLİNÇSİZ – BİLGİSİZ.)” kalıyoruz. Bakınız bunlardan yine biri Eyyubi Devleti’nden örnek…

            Yukarda da izah ettiğimiz gibi bütün farklı ve çelişik TEZLER, yetkili ilim ve fikir adamlarınca çökertilince, bu defa “bölücü çevreler” kendilerine yeni “bir tarih kökü” bulmak ümidi ile M.S.1O. Asırda yaşayan Mervanoğulları emirliğine tutunmak istemişlerdir. Ancak, bu küçük beyliğin de bir “Arap Emirliği” olduğu anlaşılmıştır. Yine aynı çevreler, M.S. 12.ve 13. asırlarda yaşayan Eyyubi Hanedanı’na sahip çıkmak istemişler, ancak ilim adamları, Eyyubi Devleti’nin ahalisinin umumiyetle Arp ve idarecilerinin de Türk olduğunu ispatlamışlardır. Nitekim Selahaddin-i Eyubi’nin ağa bayisinin adı Turanşah’tır. Diğer kardeşlerinin adları ise Tuğtekin ve Böri’dir. Selahaddin’in dayısının adı, Şihabeddin Mahmut b. Tüküş idi. Selahaddin’in annesi, özbeöz Türk’tür. Gene, Selahaddin’in hanımlarından birisi olan Unar Bey kızı İsmatüddin Âmine, Türk’tür. İki eniştesi Türk’tür. Bunlardan birisi Unaroğlu Sadeddin Mesut, diğeri ise Muzafferüddin Gök beri’dir.

            Müsaadenizle, bir de şu belgeye göz atalım;

            Kürtçü çevrelerle temas kuran, “Kürt Teavün (Yardımlaşma) Cemiyeti’nin kurucuları arasında bulunan,” Kürtçülük cereyanının, bir numaralı savunucularından olan ve faaliyetlerine 1908 yıllarında başlayıp 1933 yıllarında Paris’te yayınladığı “La Question Kurde” (Kürt Meselesi) adlı kitabı ile gerçekleri görmeye ve hatasını düzeltmeye çalışan meşhur Dr. M. Şükrü Sekban, adı geçen kitabında,”Kürt” adını verdiği insan topluluklarının “TURANΔ olduklarını itiraf etmek zorunda kalmış ve bu konuda, Alman araştırmacıların TEZLERİNİN doğruluğunu kabul etmiştir.“Şimdi de tarihe not düşen; şu HATIRA BELGESİNE bakalım.”Diyor. Seyyid Ahmet Arvasi. Doğu Anadolu Gerçeği adlı eserinde:”Van eski Müftüsü Kasım Arvas Beğ’den dinlediğim: Bu büyük Mutasavvıf Abdulhakim Arvasi (K.S.)’ye aittir. Ruslar, 1915 yılında Doğu Anadolu’yu işgal ettiklerinde Müslüman ahaliye çok zülmettiler. Zulümlerini Ermenilerle birlikte, onların rehberliğinde gerçekleştiriyorlardı. Yani Ermeniler gösteriyor, Ruslar katlediyordu. Öyle bir imha ki; kadın, erkek, çoluk çocuk demeden.. Müslüman mı, Müslüman deyip imha ediyorlardı. Anadolu’nun kaderi müşterek, her yerde aynı hadise yaşanıyordu. O tarihlerde, bizim aile Van’ın Mukus (Bahçesaray) kasabasının Arvas köyünde, Doğu Beyazıt’ta, Erciş’te… Rus- Ermeni zulmünden çevresindekileri kurtarmak için çoluk çocuğunu toplayıp Van’ı terk ediyor. Rus işgali ve Ermeni zulmünden kurtulmak için kaçmaktan başka çare yok. Irak, Suriye yolu ile İstanbul’a geçecek. O zaman geçtiği yol, Irak ve Suriye, bizim; Osmanlı toprağı. Yabancı ülke, yabancı toprak değil.. İmparatorluğun sınırları içerisinde. Suriye’de bulunduğu sırada Suriyeliler diyorlar ki;”

            “Siz İstanbul’a, Türkiye’ye gitmek istiyorsunuz. Hâlbuki Türkiye çok müşkül durumda, İmparatorluk çöktü çökecek, yıkıldı yıkılacak. Türkiye artık iflah olmaz; siz de perişan olursunuz. En iyisi burada kalın. Size medrese veririz, mektep veririz, hocalık veririz, her türlü imkânı veririz... Evlatlarınızla mes’ud yaşarsınız.” Abdulhakim Arvasi Hazretleri’nin onlara verdiği cevap şudur: “Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise, biri mutlaka benim. Ben Türk’üm, ama jön Türk değilim.”Diyor ve bir eksikliği de söylemeden edemiyor, Ahmet Arvasi:

            “Bu kahramanların isimleri, okullara, kütüphanelere, caddelere, sokaklara verilmeli. Anma toplantıları yapılmalı. Doğudan bahsedilince bu isimler hatırlanmalıdır.

            Zaten mevcut olan Türk – İslam Kültür ve Medeniyeti’ni yeniden ihya etmek zorundayız. Diğer bütün yollar çıkmazdır. İsteyen denesin. Türkiye’yi ne Marx’ın kitabı kurtarır, ne Adam Smith’in kitabı; bu memleketi Türk – İslam tezi ve klasikleri kurtarır. Unutmamalıyız ki her milletin, her medeniyetin bir temel mukaddes kitabı vardır.”  Ve devam ediyor. “Kesin olarak bilinmelidir ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muzda yaşayan “halk kitleleri” ile Malazgirt Zaferi’nden önce, bu bölgede yaşayan halk kitleleri arasında önemli farklar vardır. Belki, Malazgirt Zaferi’nden önce, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muzda yaşayan nüfusun yapısı, menşei ve mahiyeti etrafında karanlık noktalar, şüpheler ve tereddütler bulunabilirdi. Fakat Malazgirt Zaferi’nden sonra, bu bölgemizde yaşayan nüfusun Türklüğü üzerinde şüphe duymaya asla yer yoktur.”Diyor. Bakınız;

            Norveçli Katil Breivik bir Türk düşmanı olarak, Türklere karşı “Haçlı” seferleri isteyerek,”Türkler, Selçuklulardan bu yana Hıristiyanlara katliam uyguluyor. (Hal bu ki; tarihin hiçbir yerinde, hiçbir zaman; Türklerin ve Müslümanların katliam yaptığına rastlanmamıştır.) Avrupa İslamlaştı. Yeni bir Haçlı Seferi yapılsın.” Diyor. Ayrıca; İngiltere Birleşik Kralcığından olan Gladstone de, Breivik’ten geri kalmaz. O’da,”Ermenilere yardım, insanlığa hizmettir.” ve “Doğuyu ilerletip aydınlığa kavuşturmak isterseniz, Ermenilere istiklal veriniz.” Demiştir.

            Bunun ikisi de, aşırı derecede, akıl almaz şekilde Türklüğe karşı ve nerde olurlarsa olsunlar durmadan söylemektedirler.”Türkler bu dünyadan SİLİNİP YOK OLMALIDIR.”Diyor. Lütfen düşünelim!..

            Şu konu mutlaka ve kesinlikle bilinmelidir ki; yabancı ve yerli “Milli” ünlü, bütün araştırmacıların, yazarların ORTAK GÖRÜŞ OLARAK belirttikleri konu şudur. “Tarihin hiçbir döneminde kurulmuş; bir KÜRT DEVLETİ’NE RASTLANMAMIŞ OLDUĞUDUR. Kürt Devleti olarak bilinen devlet, sonuçta; oba, oymak, topluluk, kabine ya da beylik olarak, etnik kökeni ya TÜRK ya da hep yabancı unsur olarak karşımıza çıkmış olmasıdır. Yoksa tarihin hiçbir döneminde Bağımsız bir Kürt devleti asla yoktur.”Diyorlar.

 

            ÖZET OLARAK DİYORUM Kİ;

            Birçok okurlarımız, yazar, çizerlerimiz yabancı yazarların kitaplarını okurlar. MAAŞALLAH!.. Kendi yazar ve çizerlerinin kitaplarını okumazlar. Allah, ALLAH (CC).

            Bir gün bir düğün şöleni için düğün salonuna gittim. Salona vardığımda orkestrada yabancı bir müzik çalıyordu. Orkestracı ve oradaki misafirlerin birkaçına bu müziği anlıyor musunuz diye sordum ve hepsinden,”HAYIR” CEVABI ALDIM. Kendi kendime söylenerek; yazıklar olsun bizlere. Ne biçim yabancı hayranlığı bu, dedim. EDEP YAHU, diyorum!..       Biz bu dünyada Türk ve Müslüman bir Millet olarak her yerde ve her zaman, her daim; altını  çizerek söylüyorum!.. Hayra motor, Şerre nifak olmalıyız!..

            Saygı değer okurlarım; bu konu çok ciddi ve teferruatlı yazılıp bilgilendirilmezse; çok tehlikeli olur. Onun içindir ki; yazacağımız önemli, birçok belgelerle birlikte; HITTIN MESELESİ; 2023 PROJESİ; Tunceli (Dersim) MESELESİ, GİBİ BELGELERLE birlikte; Kürt – Türk BENZERLİKLERİ (Ortak özellikleri.); Türkleri kimler nasıl TANIMLADI;  Türklere kimler neden BARBAR dediler?.. Gerçekten Türkler barbar mı?. Hepsi ve ŞİMDİYE KADAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’Nİ KİMLER NASIL YÖNETTİLER gibi soruların cevapları ile birlikte; diğer önemli birçok belgeleri de affınıza sığınarak; 4. BÖLÜMDE VERECEĞİM.

 

                               Hamza Eser. Em. Öğret. TEL:05352141515

                                           Araştırmacı / Yazar

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum